Ellerimiz her zaman göz önünde olan ve sıklıkla kullandığımız organlarımız. Günlük yaşamda her zaman ellerimizle birşeyler alıp veririz, insanların ellerini sıkarız ya da konuşurken kendimizi ifade etmek için ellerimizi kullanırız. Bu yüzden çok göze çarpan ve yaşlanma belirtileri sözkonusu olduğunda kişinin yaşını ortaya koyan ve gizlenemeyen organlardır eller. Son yıllarda ellerdeki yaşlanma belirtilerinin giderilmesine yönelik ciddi bir talep var.Günümüzde spor faaliyetleri, sağlıklı yaşam reçeteleri ve beslenmeye verilen önemle insanlar daha genç ve çekici hale gelebiliyorlar. İnsanlar yüzlerine yapılan estetik operasyonlarla yüzlerindeki fazlalık derileri aldırabiliyorlar yada dolgu maddeleri ile hacim kazandırarak kırışıklıkları yok edebiliyorlar. Gerekli durumlarda botox, PRP enjeksiyonu, mezoterapi ve lazer tedavileri ile yüz cildini gençleştirmek ve daha genç bir görünüme kavuşmak da mümkün. Ama kişinin elleri kırışık, leke dolu, alttaki damarları belirgin haldeyse bu yapılan gençleşme çabaları adeta boşa gidiyor ve yaşlı eller kişiyi ele verebiliyor.
Ergenlik çağındaki dolgun ve parlak el derisi henüz daha yirmili yaşlarda güneş, dış etmenler ve yaşlanmaya bağlı olarak elastik yapısını yitirmeye başlar. Zamanla kırışıklıkların artması, deri fazlalığı ve lekelenme elleri daha da yaşlı gösterir. Deri yapısındaki elastik liflerin azalması ve hyaluronik asit gibi yapı desteklerinin azalması sonucunda el derisinde sarkma ve incelme, özellikle açık tenli bayanlarda 30’lu yaşlardan sonra iyice artar. Deri içindeki damarlar belirginleşir ve yeşil-mavi röfle vermeye başlar. Parmakları hareket ettiren tendon (kiriş) yapıları belirgin hale gelir ve göze batmaya başlar.Tüm bu değişiklikler sonucunda ellerde yaşlanma belirtileri de ortaya çıkmış olur.
Ellerdeki bu yaşlanma belirtilerinin estetik cerrahi ile tedavisi artık mümkün. Genel olarak amaçlanan derinin eski dolgun ve lekesiz görünümüne kavuşabilmesi. Bunun için kullandığımız en önemli teknik ellerdeki belirginleşmiş tendon yapıları ve damarlanmanın etrafına yağ enjeksiyonu uygulanması. Kişinin kendinden liposuction kanülleri ile alınan yağ dokusu bazı saflaştırıcı işlemlerden sonra çok ince iğnelerle ve lokal anestezi altında el cildi altına verilmekte. Verilen bu yağ dokusundan yaklaşık olarak %50-60 kadarı kanlanma sonucunda vücudun bir parçası haline gelir ve ellerdeki eski dolgun ve gergin yapıyı tekrar temin eder. Yaklaşık olarak 1 saat süren ve ağrısız olabilen bu işlem gerektiğinde birkaç kez tekrarlanabilir.İşlem sonrasında ellere birkaç gün bandaj uygulandıktan sonra hasta normal yaşamına dönebilir.
Son yıllarda enjekte edilen yağ dokusu içinde yer alan kök hücrelerin sayısının, birim hacimdeki kemik iliğinden 300-400 kat daha fazla olduğu gösterildi. Yani yağ dokusu önemli bir kök hücre kaynağı. Bu nedenle enjekte edilen yağ dokusuyla hem yüz cildinde hem de el derisinde bir gençleşme, iyileşme, parlak ve diri bir yapının zamanla oluştuğu saptandı. Yani derinin kalitesi artmakta ve biolojik yaşı azaltılabilmektedir.
Ellerdeki damarlanmanın kamufle edilmesi ve ciltteki dolgunluğun sağlanabilmesi için son yıllarda dolgu maddelerinden yararlanmak da olası.Klinik ortamında lokal anestezi altında 15-20 dakika süren bu işlemde genellikle Kalsiyum hidroksi apetit maddesindan oluşturulan bir dolgu maddesi el sırtına 3-4 noktadan verilebilmekte ve masaj yapılarak tüm el sırtına yayılması ve ellerdeki kırışık ve yaşlı görünümün yok edilmesi sağlanmakta. Tabii bu dolgu maddelerini 12-14 ayda bir tekrarlamak şart.
Ellerdeki kalınlaşmış ve alttan görülebilir hale gelmiş olan damarların skleroterapi ile yok edilmesi mümkün olabilmektedir. Bu işlemde damar içine verilen sklerozan madde ile damarın büzüşmesi ve gözden kaybolması sağlanabilir.Yine elleri yaşlı gösteren lekelerden ve ince kırışıklıklardan kurtulmak için kimyasal soyma işlemleri yapılabilir.Burada derinin en üst tabakası asitler yardımıyla travmatize edilerek yeni cildin oluşması için kontrollü bir soyma işlemi yapılmaktadır. Birkaç günlük pansuman ve bakım gerektiren bu işlemden sonra güneşe bağlı çillerden ve aktinik keratoz dediğimiz kabuk şeklindeki cilt lezyonlarından kurtulabiliriz.Ciltteki lekelenmeleri yok etmek için karbondioksit lazer ya da fraksiyonel lazer de son zamanlarda sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır.
Ellerdeki deri kalitesini artırmak ve eski genç, dolgun ve diri haline kavuşmasını sağlamak için uygulanan son yöntemlerden birisi de PRP tedavisi. Son yıllarda popularize olan ve sadece cilt yenilenmesi için değil, saç köklerinin beslenmesi, mezoterapi ve dolgu maddesi olarak kullanımı da yaygın olan bu teknik klinik ortamında uygulanabilmekte. Kişiden alınan 8-10 cc kadar kan özel tüpler içinde santrifüj edildikten sonra içindeki 4-5 cclik plateletten zengin kan ekstresi tekrar el cildine çok ince iğnelerle enjekte edilmekte. Platelet yada trombositten zengin ve konsantre olan bu sıvıda büyüme faktörleri ve deri yenilemede (yara iyileşmesinde) görev alan pekçok faktor cilde enjekte edilerek deride düzelme, ışıltısında bir artış ve kadifemsi dokunuşunda iyileşme izlenmektedir. Bu işlemi 2 hafta aralıklarla 2-3 kez uygulamak mümkündür. PRP tedavisi, çok kaliteli bir mezoterapi gibi görülebilir, deri kalitesini artırıcı en önemli uygulamalardan biridir.
TERLEME TEDAVİSİ:
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte en sıkıntılı durumlardan biri olan aşırı terleme problemi ön plana çıkmış oluyor. Yapılan fiziksel aktivite,stress, kilo fazlalığı, ruhsal durumumuz ve hava sıcaklığı genel olarak terlemeyi artıran faktörler. Bununla birlikte tiroid hastalıklarında, hormonal dengesziliklerde, hamilelik ve menapoz sonrasında, böbreküstü bezlerinin bazı hastalıklarında ve bazı ilaç kullanımlarında (emetikler, insulin kullanımı gibi), hipoglisemi ataklarında terleme artışı olabilir ve hastalık belirtisi olarak Kabul edilebilir
Vücudumuzun %65 kadarı su ve aslında terleme miktarının günlük olarak 500 cc kadar olması doğal ve fizyolojik bir olay. Özellikle sıcağa bağlı olarak oluşan terleme sadece vücut atıklarının atılması için bir yol değil aynı zamanda vücut ısısını da düzenleyen en önemli mekanizma.Tuz ve su dengesi için de terleme önemli bir fizyolojik olay.Ama toplumda yaklaşık %1 oranında görülen ve genetik sebeplere bağlı olarak hiçbir neden olmaksızın oluşabilen aşırı terleme vakalarında kişi toplumdan kendini soyutlayabilmekte ya da sosyal yaşamda çekinceli olarak yer alabilmekte. Bu kişilerde ter bezlerinin yoğun olduğu koltuk altı, el ve ayaklarda aşırı terleme fiziksel aktivite olmaksızın gerçekleşir ve adeta kişinin el ve ayakları sırılsıklam olabilir. Günlük yaşamı olumsuz etkileyen ve insanları adeta eve kapatabilen bu olgunun tedavisinde günümüzde kullanılan teknikler oldukça yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
Aşırı terleme için biz estetik cerrahların genellikle tercih ettiği yöntem koltuk altına botox uygulamaları olmakta. Yüzdeki mimik kaslarını geçici olarak dondurmak için kullandığımız botox, ter bezlerinini de çalışmasını geçici olarak bloke edebilmekte. Terlemenin yoğun olduğu koltukaltına yaklaşık 10-13 noktadan 1-2 cm aralıklarla yapılacak olan botox enjeksiyonları tamammen ağrısız ve 10 dakialık bir işlemdir. Uygulama sonrası 2-3 gün içinde terlemede azalma hissedilir ve yaklaşık 4-6 ay kadar etkili olarak problem ortadan kaldırır.Yaz ayları başlangıcında yaptırılacak olan botox uygulamsı ile tüm yazı bu derttten arınmış olarak geçirebiliriz.
Terlemenin tedavisinde bazı koltukaltı ve bölgesel uygulamalar şeklinde kullandığımız alüminyum klorid içeren dermakozmetik ürünlerin (roll on’lar, spreyler gibi) yeri olmakla birlikte kesin çözüm için cerrahi de bir seçenektir. Göğüs cerrahlarının uyguladığı “torakal sempatektomi” yönteminde koltukaltındaki birkaç yerden ufak kesilerle girilerek sempatik sinir ganglionlarınının cerrahi tahribatıyla terleme tamamen yok edilebilir. Genel anestezi altında ve ameliyathane şartlarında yapılması gereken bu operasyon, aşırı terlemeden şikayetçi kişilere alternatif bir çözüm sunmaktadır.
İyontoforez yöntemi, etkinliği geçici olan bir terleme tedavi yöntemidir.Bu teknikte vücudun terleyen bölgesine (el, ayak gibi) su içinde düşük dozda doğru elektrik akımı uygulanmaktadır. Bu tedavi şekliyle de terlemede azalma rapor edilmiştir.Pekçok seans gerektiren ve etkinliği kalıcı olmayan bu teknik daha çok el ve ayaklarda kullanılmaktadır. Koltukaltı terlemesinde ise etkinliği asla botoxla karşılaştırılamaz.