Pek çok erkek hayatının belirli dönemlerinde saç dökülmesi problemi ile karşılaşır ve bu durum yaş ilerledikçe artar. Yirmili yaşların sonlarında yaklaşık %20 erkek genetik (andro genetik alopesi) saç dökülmesi sorunu ile yüzleşir. Burada andro kelimesi androjenik hormonlara (testesteron ve dihidrotestesteron) vurgu yapar ve erkek tipi saç dökülmesinden sorumludur. Genetik kısım ise anne ya da babadan geçen kellik genleridir. Yanlış inanışın aksine kellik geni sadece anne tarafından gelmez, baba tarafından da gelebilir.
30’lu yaşlarda %30; 40’lı yaşlarda dökülme oranı %40; ellili yaşlarda ise erkeklerin genetik dökülme ile karşılaşma oranı % 50 gibidir. Erkelerde saç dökülme başlangıcı ergenlik çağında testesteron seviyelerindeki yükselme ile birlikte başlar ve genetik yatkınlık varsa devam eder. Beyaz ırkta erkeklerin %96’sında, ergenlik sonrasında şakaklarda açılma ve ön saç çizgisinde gerileme görülebilir. Genel olarak dökülme tipini, başlangıç zamanını ve şiddetini tam olarak belirlemek olası değildir. Fakat genel olarak 20’li yaşlarda, yani çok erken olarak başlayan saç dökülmelerinde, dökülme miktarı daha şiddetli olur ve saçta daha fazla açılma beklenir. Bazı erkeklerde saç dökülmeleri daha geç yaşlarda, 40 ve 30’lu yaşlardan sonra gerçekleşebilir.
Sanıldığının aksine kellik sorunu yaşayan kişilerde bu işten sorumlu olan testesteron hormonları daha yüksek seviyelerde değil, normal sınırlar içindedir. Önemli olan nokta kellik geninin bir kişide var olup olmamasıdır. Koltukaltı ve üreme organlarındaki kıllar büyümek için testesterona ihtiyaç duyarken; saç kılları dihidrotestesterondan etkilenir.Bu dihidrotestesteron etkisiyle saç kıllarındaki büyüme evresi (anajen evre) duraklar, saçlar kısalır ve gittikçe güçsüzleşmeye, minyatürleşmeye başlar; saçlar hormon etkisiyle, dinlenme fazı dediğimiz telojen fazına geçerler . Günlük tarama, fırçalama gibi aktivitelerle daha fazla saç dökülmeye başlar ve kayıp hızlanmış olur. Saç kıllarında daha az uzama ve kıl kalınlığında azalma zaman içinde devam ederken, saçların pigment oluşumu da azalır ve renkleri açıklaşır. Bu süreç sonucunda, dökülmeye başlayan saçlar ince, parlak ve renksiz ayva tüylerine dönüşürler ve zaman içinde tamamen yok olurlar. Minyatürleşme ile ilgili diagram aşağıda yer almaktadır.
Saç dökülmesinin psikolojik etkisi erkekler üzerinde farklıdır. Kimi kişiler saç dökülmesini önemsemezken bazılarında saçlarda oluşan en ufak incelme ve bir tutam saç kaybı bile iş yaşamında ve sosyal hayatta bu kişileri zora sokar ve hayatı çekilmez hale getirebilir. Bu kişilerde profesyonel psikolojik destek ve medikal tedavi gereklidir. Günümüzde ilaçlarla yapılan medikal tedavi ile erken yaşlarda saç dökülmesinin önüne geçilebilmekte ve bazen de saç kaybı ertelenebilmekte; ileri yaşlarda oluşan saç dökülmelerinde ise kaybolan saçların yerine konması için saç ekimi yapılması şart.
Geçen son 10 yıl içinde özellikle finasterid’in (testesterondan dihidrotestesteron oluşumunu engelleyen bir ilaç) saç kaybında kullanılması ve etkili saç ekim yöntemlerinin gelişimi ile saç tedavileri dramatik olarak hızlı bir gelişme göstermiştir.Gelecek on yıllar içinde bir kişinin kendi saçından klonlama ile saçlarını çoğaltmak ve bunlarla saç ekimi yapılması planlanmaktadır. Bu konuda oldukça ümit vadeden bilimsel çalışmalar olsa da henüz istenilen düzeye ulaşamamış ve klinik uygulamalara geçilememiştir.
Saç dökülmesinde dehidrotestesteron etkisiyle saç foliküllerinde meydana gelen minyatüreşme: