Ülkemizde ‘Medikal Estetik Uzmanlığı’ veya ‘medikal estetik doktoru’ diye bir uzmanlık yoktur, Tıp fakültelerinde böyle bir eğitim verilmez ve yasal değildir. Tıpta Uzmanlık Kurulu ve Yüksek Öğretim Kurumunun ‘Medikal Estetik Uzmanı’ yetiştirmeye yönelik eğitim ve uygulaması da yoktur. Ancak geçmişte bu amaçla uygulanan 2 haftalık ‘sertifika programları’ ile tıp doktorlarına bu ünvanlar verilmiş, mahkeme kararı ile sertifika için bu tür eğitim uygulamaları iptal edilmiştir. Hal böyle iken sertifikalı hekimler kazanılmış hak çerçevesinde bu ünvanlarını kullanarak ve çoğu kez de sınırlarını aşarak estetik amaçlı tıbbi uygulamalar yapmaktadır.
Cerrahi dışı estetik uygulamalar, her branştan hekimin hobi olarak uygulayabileceği ya da ek gelir elde etmek için yapabileceği, sahipsiz bir ortak alan konumuna indirgenmeye çalışılmaktadır. Oysa bu tıbbi uygulamalar en basitinden en kompleksine kadar çok ciddi uygulamalardır ve gerekli uzmanlık eğitimi sonrası yapılmalıdır. ‘Enjeksiyon yapan ya da doktor olan herkes bu uygulamaları yapar’ yaklaşımı son derece yanlış ve bilimsellikten uzak fırsatçı bir yaklaşımdır. Önemli olan yapılan işlemden çok uygulama yapılan kişinin yani “hastanın” güvenliği ve sağlığıdır. Bu nedenle tıp alanında pek çok uzmanlık alanı vardır ve hepsi uzun süreli ciddi bir eğitim gerektirir. Oysa sertifika programı ya da kurslar sonrasında, uzmanmış gibi davranarak hastalara farklı girişimleri uygulayan hekimler öncelikle hastayı etraflı bir biçimde değerlendirecek ve tedavi alternatifleri sunacak veya komplikasyonları ile başedecek birikim ve eğitimden yoksundurlar. Sonuçta hastaları uyguladıkları sınırlı yöntemlere ya da cihazlara yönlendirmekte, ticari pazaralara malzeme haline getirilmektedir. Bu da çoğu hastanın estetik cerrahi konusunda yanlış ve eksik bilgilendirilmesine yol açmaktadır.