Dış etmenler, stres, anemi, lupus gibi sistemik  bağ doku hastalıkları, kullanılan ilaçlar, hormonal  ve mevsimsel değişiklikler, beslenme problemleri, ağır diyetler,  blumia, protein/kalori eksikliği, çinko ve esansiyel amino asit eksikliği, malabsorbsiyon (barsak ve sindirim problemleri), A vitamini fazlalığı, genel anestezi, duygusal durum bozuklukları gibi sebeplerle de saçlarda dökülme görülebilir. Neyse ki kadın tipi dökülmeler  çok yavaş ilerlediğinden ve incelme çok şiddetli olmadığından kadınlarda tam olarak bir açıklık oluşumu pek görülmez. Stres ve medikal durumların düzeltilmesi, altta yatan hastalığın teşhis ve tedavisi ile kadınlarda görülen saç dökülmeleri durur ve saçlar çoğu kez normal durumuna döner.  Saç kaybı nedeni plastik cerrahi operasyonlar (yüz germe, kaş asma ya da alın germe operasyonları) olabilir ve saç ekimi ile düzeltilmesi şarttır. Genel olarak hangi durumlarda saç dökülmesi kadınlarda kabul edilemez sınırlara ulaşır sorusuna net bir cevap yoktur; kadınların bazıları saç kaybını ve incelmeleri yaşlanmaya bağlı doğal bir süreç olarak görebilir ve sorun yaratmaz.

Telogen Effluvium: Kadınlarda saç dökülmesinde genetik tipten sonra en sık görülen 2. sebeptir. Bu klinik durumda, genellikle tüm kafa derisindeki saçların %10’u telojen fazındayken çok daha fazla oranda saç folikülü  (%30-50 kadar saç ) telojen faza girer ve  dökülmeye başlar. Günlük saç kayıp miktarı 150-700 tel olabilir ve bu durum genetik tip saç dökülmesi ile karışabilir.

Stres, anemi, lupus gibi sistemik  bağ doku hastalıkları, kullanılan ilaçlar, hormonal  ve mevsimsel değişiklikler, beslenme problemleri, ağır diyetler,  blumia, protein/kalori eksikliği, demir, kalsiyum, çinko ve esansiyel amino asit eksikliği, malabsorbsion (barsak ve sindirim problemleri), A vitamini fazlalığı, genel anestezi, duygusal durum bozuklukları saçlarda “telojen effluvium” denilen duruma sebep olabilirler. İlaç kesildiğinde, stres yok olduğunda ya da beslenme problemi düzeldiğinde dökülme durur ve saçlar yeniden çıkar.

Hamilelikte saçların yaklaşık %95 kadarı anajen faza geçer ve saçlar gürleşir, sayısı artar. Doğumdan 3 ay sonrasında kadınların yaklaşık 1/3 ya da yarısı kadarında telojen effluviuma bağlı saçlarda dökülme görülebilir.

Kronik  telojen effluvium,  teşhisi zor koyulan bir klinik durumdur ve saç dökülmesi en az 6 ay devam eder. Kadınları genellikle 30-60 yaşları arasında sıkıntıya sokabilen bu durum, aniden ve belli bir sebep olmadan günde  150-700 tel saç dökülmesine neden olabilir. Telojen effluvium  %90 kendiliğinden 6 ay ile 6-7 yıl arasında bir sürede geçer. Tam kellik oluşturmaz fakat şakak bölgesinde kişiden kişiye değişen oranlarda geçici bir incelmeye sebep olur. Telojen effluvium görülen kişilerde yaşam boyunca bu durum %40 oranında tekrarlayabilir ve saçlar yine dökülebilir.

 

Anajen effluvium:  Kemoterapi ilaçları “anajen effluvium” denilen çok daha yaygın ve şiddetli bir dökülmeye sebep olabilirler. Bu durumda saçlar anajen fazı içindeyken aniden, birkaç günle birkaç hafta içinde dökülmeye başlarlar. Gün içinde binlerce saç dökülür ve saçların yaklaşık %80-90 ı kaybedilebilir. Kemoterapi sonrasında ilaçların kesilmesinden sonra saçlar geri döner. Radyasyon, zehirlenmeler (talyum ve arsenik gibi) bazı ilaçlar ve endokrin hastalıklarına bağlı metabolik çökmeler de anajen effluviuma neden olabilir. Radyasyon dışındaki diğer sebeplerde saçlar mutlaka geri gelir ve tekrar çıkarlar.

Alopesi areata: Kadınlarda görülen saç dökülmelerinde en sık rastlanan 3. Sebeptir. Skar (iz) bırakmayan, genetik kökenli otoimmun hastalıktır. Saçların yer yer lokalize olarak aniden  dökülmesi şeklinde görülür. Vücutta kıl bulunan her yerde görülebilen tekrarlayıcı bir hastalıktır. En sık görülen tipi kaşlarda ve saçlı deride görülen, yama tarzında para şeklinde yuvarlak ya da oval dökülme paternidir. Saçlar 1/3 oranında 6 ay -1 yıl arasında kendiliğinden çıkarlar. 1/3 oranında kesin kayıp yaşanabilir ve saçlar bir daha çıkmayabilir. Kafa derisindeki saçların tamamının kaybına alopesi totalis; vücuttaki tüm kılların kaybına ise alopesi universalis adı verilir.

%80 hastada yaşam boyunca aynı bölgede kıl kaybı tekrarlayabilir. Otoimmun (vücut kendi saç köklerini yabancı cisim olarak görüp bağışıklık sistemi ile saldırmakta) nedenli olduğu düşünülmekte.  Neden olarak boşanma , yakın kaybı gibi stres ve endişe durumları  sorumlu tutulmakta ama şu an için alopesi areata nedeni tam olarak bilinmiyor. En sık tedavi şekli topikal veya enjeksiyon şeklinde kullanılan steroidler. Tedavide alopesi durumu 1 yıldan daha az sürdüyse daha iyi sonuçlar alınabilir; uzun süren dökülmelerde tedavi oranı daha düşük. Yaklaşık olarak olguların %90’ında dökülme durduktan sonra 3-6 ay içinde saçlar kendiliğinden tekrar çıkar. Minoksidil kullanımı saçların tekrar çıkmasına yardımcı olabilir.

 

Traction Alopesi: Genellikle saçlarını sıkıca arkaya doğru toplayan; kaynak saçları aynı yerde uzun süre kalarak ağırlık yapan veya saçlarını örgü yaparak gergin şekilde arkaya doğru çeken kadın ve erkeklerde bu çekme kuvvetine bağlı olarak saç köklerinde hasar meydana gelir ve kalıcı dökülme yaşanabilir. Genellikle dökülme, şakak bölgesinde ve yan taraflardaki saç çizgisi hattında görülür.

 

Skatrisyel  alopesi : Deride oluşan yaralanmaya/enflamasyona bağlı olarak saç foliküllerinin kalıcı olarak hasar görmesi  ve buna bağlı saç kaybına biz skatrisyel  alopesi demekteyiz. Bu tür genetik olmayan saç kayıpları genel olarak 2 kısma ayrılabilir:

1)Primer skatrisyel alopesiler: Bunlar otoimmun hastalıklar olup (kütanöz lupus eritamatosus, liken planoplaris, frontal fibrozan alopesi, folikülitis decalvans, keloid akne, nekrotizan akne… gibi) genellikle saç köküne bağışıklık sistemi saldırısı sonucunda saç kaybı yaşanmakta. Nedeni tam olarak bilinmiyor.

2)Sekonder skatrisyel alopesiler: Nedenleri  fiziksel ya da kimyasal travmalar (kimyasal madde yaralanmaları, yanık, travma, operasyonlar, böcek ısırması, radyasyon vb); doğuştan genetik deri anomalilerine bağlı saç kayıpları (aplasia cutis congenita vb…); bakteriyal , viral, protozoal ya da mantar enfeksiyonları; enflamatuar dermatolojik hastalıklar (sedef, pitriasis, morfea, skleroderma, sarkoidoz gibi); ilaçlar ve çeşitli kanser türleri olabilir . Saçların kişinin kendisi tarafından uzun süreli yolunmasına bağlı (trikotillomanya) ya da çekmeye bağlı sekonder skatrisyel alopesi olabilir. Bu tür sekonder saç kayıplarında, saç kökleri tamamen zarar görür ve zaman içinde saçlar tekrar çıkmaz. Saç ekimi şarttır.

Trikotillomania: Obsesiv-kompulsiv psikolojik bir rahatsızlık ve/veya alışkanlık haline getirilmiş şekilde saçlı deride veya vücutta her hangi bir bölgenin devamlı yolunmasıdır. Zaman içinde devamlı surette saçın çekilmesi sonucunda o bölgede bir boşalma ve dökülme olur. Uzun süreli trikotillomania, kalıcı kellik bölgeleri oluşturan bir skatrisyel alopesidir. En masum şekli televizyon seyrederken ya da bir şey okurken saçını çekme/yolma şeklinde görülürken, şiddetli vakalarda ayna karşısında ritüelistik şekilde kişinin saçını yolması şeklinde olabilir. Kişiler çoğunlukla yaptıkların işin kendilerine zarar verdiğini bilir ve pişmanlık duyar.